Çocukların harika bir
dünyası var. O zengin dünyanın bir yetişkine de katkısı olacağını pek az kişi
düşünebiliyor.Ben her zaman bu katkının farkında oldum ve bu durumun değerli
olduğunu düşündüm. Bunu ispatlarcasına bir olay yaşadım geçen sene. Kız
yeğenimle bir oyun oynamaya karar verdik. Önce bir kavanoz bulduk. Renkli
kâğıtlarım vardı, onları çıkardım. Aklımıza gelen çılgınca bir sürü şey yazdık
kâğıtlara. Oyun kavanozumuz hazırdı. Oynamaya başlayabilirdik. Oyunun içeriği
şuydu; kavanozdan seçtiğimiz kâğıt parçasının üzerinde, ne yazılı ise onu gün
içerisinde ya da o anda yapacaktık. Genelde pijamalarınla dans et, saçını deli
gibi dağıt, camdan dışarıya bağırarak şarkı söyle, yakınındaki kişiye seviyorum
de, babana sarıl, anneni öp gibi eylemler yazdık. Oynadığımızda da çok
eğlendik, ayak koklama gibi sevimsiz şeylerde yazmıştık. Ve gerçekten bunlar
bizi oldukça güldürmüştü.
Sabah kalktığımda bir
cümle mutlaka seçmek istiyordum. O sabah oyun kutusundan seçtiğim kağıtta;
“inatçı ol!” yazıyordu. Bu benim cümlem değildi. Ama nasıl inatçı olacağım ki
diye düşündüm. Sonra hastanede olan babaannemin görüş saatine geç kalmıştım.
“İnatçı ol” cümlesi aklıma geldi, hemen hazırlandım ve çıktım. Bir takım
vazgeçmemi gerektiren aksiliklere rağmen inat edip gittim gerçi vaktinde gitmiş
olmama rağmen görüştürmediklerinden giremedim. Ama hayatım için çok önemli bir
farkındalık yaşadım. Bunu anlamamı sağlayan küçük yeğenime teşekkür etmeliyim.
İnatçı olmak ne kadar
negatiflik içeren bir cümle değil mi? İnatçı çocukları hiç sevmem, ısrarcı
olmayı da sevmem. Fakat anlıyorum ki, bazen hayatta inatçı olmak bir
gerekliliktir. İstikrarlı olan insanların başarısının altındaki sırda bu; “inatçı
olmaları”.
Siz kendinize dönüp
baktığınızda inatçı olduğunuzu düşünüyor musunuz? Nelere inat ediyorsunuz?
Sözgelimi, inatçılık sevilen bir özellik değildir. Belki de ilk okuduğunuzda
benim gibi hiç sevmem diye düşündünüz. Benim de bu konudaki düşüncem sizden farklı
değildi. Kimi insanlar, bildiklerinden şaşmaz, burnun dikine gider, at gözlüğü
ile bakar asla öyle insanları yolundan döndüremezsiniz. İnadı inattır.
Anlaşamaz, en ufak olayda kavga edersiniz. Böylesi bir durum şüphesiz ki,
çekilmez.
Fakat bir de öyle insanlar
var ki, tüm zorluklara katlanır, her şeyi göze alır ve mücadele eder. Onlar
inatçı ve başarılı insanlardır. Hangisini seçmek isterdiniz? Hangisi olmak
isterdiniz?
Hayallerimizin peşinden gitmeyi unutup rutinin
içinde kalmak bir süre sonra insanı mutsuzlaştırıyor. Bu rutini kırmak için de
aslında inatçı olmak gerekiyor. Hayatla olan ilişkinizi kuvvetlendirmek için,
olumlu düşünmek ve mutlu yaşamak içinde sıkı sıkıya bağlı kalmalısınız. Hayatla
işbirliği yapmalısınız.
Hayatın koşturması
içinde, karşılaşacağımız stresli olaylarımız olacaktır; kendimize sessizce bu
olayların içinden geçebileceğimizi söylemeliyiz. İNSAN, İNADINA YAŞAMALI BU HAYATTA!
Hayallerimizi
gerçekleştirmek için, karşılaşacağımız zorluklara göğüs gelerek, başarmak için
inatlaşmalıyız özellikle de kolayı seçmeme konusunda. Tam bir şeyler yapmak
üzere iken, bir zorluk çıkıyor ve hoop hemen yarım bırakıyoruz. Mevlana’nın
söylediği çok güzel bir söz vardır;
“Her şey üstüne gelip, seni dayanamayacağın bir
noktaya getirdiğinde, sakın vazgeçme! İşte orası kaderinin değişeceği noktadır!
“
Yani diyor
ki, ısrarcı ve inatçı yol, yolundan dönme!
Demek ki,
inatçı olma hali bir anlamda kötü değilmiş. Haydi, hayallerinin gerçekleşmesi
için inatçı ol!