Ana sayfa

Hakkımda

10 Temmuz 2018 Salı

KAÇKINLAR





Ferid Edgü 1950’li yıllarının yazarlarından. O dönemin bir başka bilenen yazarı ise; Oğuz Atay’dır.



Yeni keşfettiğim bu iki öykücünün tarzının birbirine çok yakın olduğunu düşünüyorum. Zaten Ferid Edgü kitabının son söz kısmında bundan bahsetmiş. Kendi dönemindeki arkadaşlarıyla ve kendisiyle ilgili yaptığı açıklamalarda; bu dönemin biraz kasvet içerdiğini biraz tarz değişikliği yaptıklarından bahsetmiştir. Gerçekten de her ikisinde de fazlasıyla var. Kasvetli, karışık ve tuhaf olayların, düşüncelerin yer aldığı öyküler. Yazar, öykünün içine seni çekiyor, bir o kadar da dışında bırakıyor.  Karakterler iç içe ve değişkenlik içeriyor. Hangi karakterin, hangi zaman diliminde olduğu karışıyor. Onunla gerçi “kaçkınlar” adlı eserle tanıştım. Anlatımı, tarzı sıradanlığın ötesindeydi. Biraz fazla cesur bulmuştum. Annesinin, babasını aldatıyor olmasından etkilenen, her seviştiği kadında onu bulan bir erkek çocuğunun duygusunu vermiş satırlarında. Çok güçlü bir şekilde kendinizi kahramanın yerinde görebiliyorsunuz.



Oğuz Atayın “korkuyu beklerken“ adlı yapıtında da benzerlikler vardı; benzerlik derken konuyu şu şekilde açıklamak gerekir. Yapıtlarındaki ‘üslup farklılığının’ aynı olması.  Tavan arasında sevgilisinin öldüğünü düşünen, örümcekler tarafından yendiğini, o şekilde ondan ve anılarından intikam aldığını düşünen bir kahramanı anlatmıştı. Çarpıcı bir bakış açısı olduğunu düşünmüştüm.



Kaçkınları okuduktan sonra her ikisine ve döneme ait hayranlığım bir kez daha arttı. Tabi ki, diğer eseleri de okumak için heyecanlanıyorum.



Kitapta son söz kısmında, 50li’li yılların ve kendisinin düşüncelerini çok güzel anlatmış. Özellikle de yazmakla ilgili olan kısım çok hoşuma gitti. Kendi benzerlerimizi bulmak için yazdığımızı söylemesi, dilimizden anlayacak insanları bulmak için yazdık demesi; kendimi ifade etmemi çok kolaylaştırdı ve kesinlikle yazara kendimi çok yakın hissettim.



Kitap bastırma hevesinden bahsetmiş. Gerçi ilk kitabı yirmi yaşında basılmış. Yazı yazmakla meşgul birinin kitap bastırmak gibi kaygısı olmalı mı? Ayrıca tartışabileceğimiz bir konu ancak kendimdeki o heyecanı bir başkasında görmek ve cahil cesareti diye nitelendirdiği bir dönem olmasında başka bir durum. Genç yaşta heves ederek bastırdığı kitabın isiminin başka bir yabancı yazarın kitabındaki kelimeyi değiştirerek bulmasını da çocuksu olduğunu kabul etmiş; sevimli bir itirafla bunu ortaya çıkarmış.



Bence bu yazarı keşfetmeyenler bir an önce keşfetmeli… Yazmak isteyenlere özellikle de öykü konusunda ilerlemek isteyenlere tavsiye ederim. Bundan birkaç yıl önce yazarlık kursundaki hocalarımın tavsiyesiydi.  Yazmak için biliyorsunuz bol bol okumak gerekiyor, okunması gereken o kadar çok kitap var ki, bir an önce başlayın.

NOT: Eski bir yazımdır. Bloga olduğu gibi ekledim.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ESKİCİ

Göztepe’de Cadde üstünde sıralı dükkânların arasında küçük ve en eski olanı oydu. Bir antika dükkânı…  Sahibi yıllar önce vefat etmi...