Ferid
Edgü 1950’li yıllarının yazarlarından. O dönemin bir başka bilenen yazarı ise;
Oğuz Atay’dır.
Yeni
keşfettiğim bu iki öykücünün tarzının birbirine çok yakın olduğunu düşünüyorum.
Zaten Ferid Edgü kitabının son söz kısmında bundan bahsetmiş. Kendi dönemindeki
arkadaşlarıyla ve kendisiyle ilgili yaptığı açıklamalarda; bu dönemin biraz
kasvet içerdiğini biraz tarz değişikliği yaptıklarından bahsetmiştir. Gerçekten
de her ikisinde de fazlasıyla var. Kasvetli, karışık ve tuhaf olayların, düşüncelerin
yer aldığı öyküler. Yazar, öykünün içine seni çekiyor, bir o kadar da dışında
bırakıyor. Karakterler iç içe ve
değişkenlik içeriyor. Hangi karakterin, hangi zaman diliminde olduğu karışıyor.
Onunla gerçi “kaçkınlar” adlı eserle tanıştım. Anlatımı, tarzı sıradanlığın
ötesindeydi. Biraz fazla cesur bulmuştum. Annesinin, babasını aldatıyor
olmasından etkilenen, her seviştiği kadında onu bulan bir erkek çocuğunun
duygusunu vermiş satırlarında. Çok güçlü bir şekilde kendinizi kahramanın
yerinde görebiliyorsunuz.
Oğuz Atayın
“korkuyu beklerken“ adlı yapıtında da benzerlikler vardı; benzerlik derken konuyu
şu şekilde açıklamak gerekir. Yapıtlarındaki ‘üslup farklılığının’ aynı olması.
Tavan arasında sevgilisinin öldüğünü
düşünen, örümcekler tarafından yendiğini, o şekilde ondan ve anılarından
intikam aldığını düşünen bir kahramanı anlatmıştı. Çarpıcı bir bakış açısı
olduğunu düşünmüştüm.
Kaçkınları
okuduktan sonra her ikisine ve döneme ait hayranlığım bir kez daha arttı. Tabi
ki, diğer eseleri de okumak için heyecanlanıyorum.
Kitapta
son söz kısmında, 50li’li yılların ve kendisinin düşüncelerini çok güzel
anlatmış. Özellikle de yazmakla ilgili olan kısım çok hoşuma gitti. Kendi
benzerlerimizi bulmak için yazdığımızı söylemesi, dilimizden anlayacak
insanları bulmak için yazdık demesi; kendimi ifade etmemi çok kolaylaştırdı ve
kesinlikle yazara kendimi çok yakın hissettim.
Kitap
bastırma hevesinden bahsetmiş. Gerçi ilk kitabı yirmi yaşında basılmış. Yazı
yazmakla meşgul birinin kitap bastırmak gibi kaygısı olmalı mı? Ayrıca
tartışabileceğimiz bir konu ancak kendimdeki o heyecanı bir başkasında görmek
ve cahil cesareti diye nitelendirdiği bir dönem olmasında başka bir durum. Genç
yaşta heves ederek bastırdığı kitabın isiminin başka bir yabancı yazarın
kitabındaki kelimeyi değiştirerek bulmasını da çocuksu olduğunu kabul etmiş;
sevimli bir itirafla bunu ortaya çıkarmış.
Bence
bu yazarı keşfetmeyenler bir an önce keşfetmeli… Yazmak isteyenlere özellikle
de öykü konusunda ilerlemek isteyenlere tavsiye ederim. Bundan birkaç yıl önce
yazarlık kursundaki hocalarımın tavsiyesiydi.
Yazmak için biliyorsunuz bol bol okumak gerekiyor, okunması gereken o
kadar çok kitap var ki, bir an önce başlayın.
NOT: Eski bir yazımdır. Bloga olduğu gibi ekledim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder