Günümüzde
stres ve strese bağlı hastalıklar da bir artış var; öyle ki, stres yönetimi gibi
kavramlar da ortaya çıktı. Peki, neden bu kadar stres yaşıyoruz? Ne oluyor da
hastalıklar ortaya çıkıyor özellikle de aniden…
Hastalıkların her birinin bir anlamı ve nedeni olduğunu uzmanlar bize
anlatıyor. Ani hastalıkların nedenleri de geçmişe bağlı olayların etkisi ve
birikmiş olumsuz duyguların ortaya çıkmasıdır. Depresyon; uzun soluklu olumsuz
düşünme, ümitsizlik ve karamsarlık halidir.
Geçmişte bir anıda takılı kalmak, o anıdan çıkamamak söz konusu
olabiliyor. İnsanlar, psikolojinin nimetlerinden yararlanmak yerine, alternatif
tıpla ya da yeni sistemlerle sorunu çözmeye çalışıyor. Geçmiş kayıtları silmek
için, kim olduğu belli olmayan, gayri
resmi yer çalıştıran kişilerden destek alıyorlar. Ve bunlar için tonlarca para
da harcıyorlar.
Oysa ki, psikolojinin bu konudaki yaklaşımı ve uygulaması çok farklı.
Hipnozla değişim yapacağını iddia eden kimi kişiler, insanlara kim bilir nasıl
zararlar veriyor.
Geçmişi silemezsin, değiştiremezsin ama bugünü tamir etmek mümkün.
Uzmanlar, hastaları üzerinde çalışırken, geçmiş yaşanmışlıklar için zaman zaman geri dönüşler yapsalar da en son
ortaya çıkan soruna yoğunlaşır ve onu çözmeye çalışır.
Psikiyatristler için, çok ilaç veriyor denilse de, ilacın iyileşmede
önemli bir etkisi var. Depresyon nedeni ile, zihinde meydana gelen karışıklığı
düzeltmede ilacın etkisi büyük. Kişi, depresyonda olduğunun farkında
olmayabilir. Hayatının kalitesinin düşmesi, zihninin dağınık olması; iş
hayatında, özel hayatında başarılı olmasına engel olabilir. Zihin karışık,
karamsar ve hiçbir şeye yoğunlaşamayan, her işini yarım bırakan biri depresyona
girmeye adaydır. İlaç ve terapi ile, sağlıklı düşünmek, sağlıklı yaşamak ve
yaşam kalitesini artırmak mümkün. Özel yaşam koçlarına aslında gerek yok.
İnsanlar, psikolojiden bu kadar kaçmasa belki de çok farklı güzellikler
yaşayabilirler. Sözgelimi; Anti depresyon haplarının sanıldığının aksine
oldukça önemli işlevi var. Uzman Psikolog Ayşenur Bayraktar ilaçlar hakkında
şöyle bir bilgi paylaşmıştı;
“ Troid Hastaları, her gün troid bezlerinin düzenli çalışması için,
ilaç almak zorundadır. Dengeli ve sağlıklı bir şekilde çalışması şart
olduğundan bu sağlıksız durumun ortadan kalkabilmesi için kişi, nasıl ilacını
alıyorsa, mutluluk hormonlarının da düzenli ve dengeli çalışması için, bu
ilacın alınması gerekir.”
Bu bakış açısı ile baktığımızda çokta korkunç görünmüyor değil mi? İlaç
kullanmaya çekinen kişilerin yersiz bir kaygısı var. Psikolojiye bakış açımız
yeni değişmeye başladığı için bunu da normal karşılıyorum esasında.
İlacın yanı sıra terapi almak bir o kadar önemli. Çünkü tek başına
ilacın sadece sorunları bastırmak olacağını düşünüyorum. Kimi insanlarda reçete
yazdırarak, ilacı alıp sadece kendilerini uyuşturmak istiyor. Bunun da çok
sağlıklı olduğunu düşünmüyorum açıkçası. İzlenmesi gereken yol eğer ilaca gerek
varsa alınması ve terapi ile devam edilmesidir.
Peki depresyonda olduğumuzu anlayabilir miyiz? Kendi içimizde
bulunduğumuz durumu anlamımız biraz zor olabilir. Ancak hayatta bir şeyler
yolunda gitmiyorsa, bir çıkış arıyorsanız neden psikolojik destek alınmasın?
Depresyonun belirtileri neler peki?
*Hayattan keyif alamamak.
* Sürekli uyumak.
* Kendini içkiye, yemeğe, internet ve oyuna gibi vs. bağımlılık
yaratacak bir durum içine sürüklemek.
* Sosyalleşmekten kaçınmak.
*Sinirli, üzgün, mutsuz bir ruh halinde olmak.
Bir çok belirtisi var. Sözgelimi; Geçmişe bağlı kalmak, bir noktaya
takılı kalmak, o durumun ve o anın içerisinde kalmak.
Sorunlarımıza dışardan bakamıyoruz, başımızı sorunun içinde tutup aynı
cümlelerle sorunu ifade ediyoruz ve sonra karamsarlığa kapılıyoruz. Sorundan
uzaklaşmak, bir süre onunla ilgilenmemek, sorunun çözebilmesi adına aslında önemli.
Hem iş tecrübelerime hem de kişisel tecrübelerime göre, soruna odaklanmak
yerine, çözüme odaklanmanız size kendinizi iyi hissettirecektir. Bunun
haricinde, depresyon denilen ilete de bulaşmamış olacaksınız.
Kendinizi iyi hissetmek için, birkaç yöntem geliştirmeniz de fayda var.
Sözgelimi; bolca şükredebilir, eğlenceli film seyredebilir, dans edebilirsiniz
ya da yeni bir hobi geliştirebilirsiniz. Arkadaşlarınızla sosyalleşebilir, bir
arkadaşınızla dertleşebilirsiniz. Ama en önemlisi sevginizi paylaşabileceğiniz
küçük dostlar edinebilirsiniz ( kedi, köpek, kuş gibi…) ayrıca küçük bir çocuğu
evlat edinmek, ihtiyaç sahiplerine yardım etmekte size iyi gelecekler
arasındadır.
Peki, hastalıklar neden başımıza gelir sorusuna verilebilecek en
mantıklı cevabın; hastalıkların vücudumuzdan yayılan enerji uyarıları olduğunu
söyleyebilirim.
Yolda giderken artık adım atacak halimiz kalmaz, o
kadar yoğunuzdur ki, durup dinlenmeye fırsat yoktur. Ah işte, ilahi adalet…
Birden anlamsız şekilde, ayağınız takılır ve düşersiniz. Sonra günlerce
ayağınız alçıda olur. Belki kötü bir durum gibi geliyor size ancak bu hayatın
size durmanız gerektiğini gösteren bir işarettir. Bazen peş peşe gelen
sıkıntıların altında da bu tip durumlar vardır. İlahi mesajı almamış olmanızdan
kaynaklanmaktadır. Yine başka bir örneğim şöyle olacak; inanılmaz baş
ağrılarının bilimsel gerçek belirtileri elbette var. Birkaç sebebi bile
olabilir. Gerçek bir araştırmanın neticesinde herhangibi bir sonuç
almadıysanız, stresten kaynaklı olabilir. Baş ağrısının aslında ciddi sorunları
önleyici bir işaret olduğunu biliyor muydunuz? Baş ağrısı olmasa beyin kanaması
geçirirdiniz. Beyin size; “yeter düşünme!” demektedir artık.
Hastalıkların kendimize dönmemizi sağlayan kuvvetli bir tarafı var. Çok
insan hasta olmadan önce kendisi ile ilgilenmez. Hatta kendini ve hayatı
sevmez. Kök inançlarımızın, hastalıkları çağırdığını biliyor muydunuz? Kendini
suçlayan, pişmanlıklarla dolu bir kalp nasıl bir hastalık çağırmaz ya da öfke
dolu bir insan belki de kalpte taşınan bir nefret. Belki kabul etmediğimiz bir
gerçek, bizi bir hastalıkla karşılaştırabiliyor.
Gelelim hastalıkların anlamlarına ve onlar için hazırlanılmış olumlu
cümlelere;
ASTIM:
NEFES ALMAYI HAK ETMİYORUM.
·
Geçmişte yaptığım ve yapmadığım her şeyi sevgiyle
kucaklıyorum ve kendimi bağışlıyorum.
BEL FITIĞI:
HERŞEYİ BEN TAŞIMALIYIM. ( Aşırı yük yüklenmek, suçluluk duygusu)
·
Yaşamı ve sorumluluklarımı paylaşabilirim. Bunun
için kendimi suçlu hissetmem gerekmez.
DEPRESYON:
HİÇBİRSEY YAPMAK İSTEMİYORUM.( BİR TÜR PROTESTO)
·
Hayatı bütün doluluğu ve yoğunluğuyla yaşamayı
seçiyorum.
DİYABET:
KENDİ CEZAMI KENDİM VERİRİM. (GURUR, HATA YAPMAKTAN KORKMAK, ÖZÜR
DİLEYEMEMEK)
·
Yaptığım ve yapmadığım her şey için kendimi
affediyorum.
EPİLEPSİ:
HER ZAMAN ÇOK DİKKATLİ OLMALIYIM. KORKU DUYMAK.
·
Geçti, artık güvendesin. Rahatla ve gevşe!
HİPOTROİD:
ÖFKELİYİM. FAKAT GİZLEMELİYİM.
·
Kendimi kolayca ifade edebilirim.
İŞİTME KAYBI:
DUYMAK İSTEMİYORUM.
·
Duyduklarımla yüzleşmeye hazırım, duyduklarımla
değişmem gerekirse değişebilirim. Değişmekten korkmuyorum.
MİGREN:
MÜKEMMELLİYETÇİLİK. GÖZÜNDE ÇOK BÜYÜTTÜĞÜN EBEVEYNİN SEVGİSİNİ
KAYBETMEKTEN KORKMA.
·
Kendim olmayı seçiyorum. Böylece yaşamımı güvenle
sürdürürüm.
MS:
SENİN YERİNE BEN ÖLEYİM
·
Yaşam sorumluluğumu kabul ediyorum. Benim
sorumluluğum var olmak ve kendimi ifade etmektir.
YÜKSEK TANSİYON:
ÇOK ÖFKELİYİM.
·
Bana yapılan ve benim yaptığım her şeyi
bağışlıyorum.
·
Bırakıyorum.
UNUTKANLIK:
HATIRLAMAKTAN KORKUYORUM.
Gerçek; beni ve seni özgür, güçlü ve güvende kılacaktır sevgili ilkel
beynim!
****
Bu şekilde örnekler verebilirim. Daha pek çok hastalığın bir çok anlamı
var. Ama okudukça anlayacağınız gibi hepsinin de ortak noktası; bir olumsuz
inançtan kaynaklanması ya da yaşanmışlıklarla bağlantılı olması. Bütün bunlar,
kendimize dönmemizi, kendimizle ve çevremizle barışmamız gerektiğini
gösteriyor.
R.Şanal Günseli, kuantum düşünce tekniği üzerine yazılar yazan, eğitimler
veren biri; kuantum iyileşme ve kuantum kodlama adlı küçük iki tane kitabı var.
Ayrıca başka kitapları da var. Özellikle hastalıklarla ilgili yukarıda
paylaştığım bilgiler ondan alıntıdır.(Hastalıklar ve olumlumlamalar) Detayı
onun kitaplarında ya da diğer kuantum yazarlarından bulabilirsiniz.
Sevgiler…
Emel Baykara
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder